-
1 ağzından laf kaçırmak
to let slip, to let a secret out -
2 laf
"1. remark; word. 2. expression, utterance, statement. 3. empty words, hot air, nothing but talk. 4. conversation, talk. 5. the subject of a conversation. 6. What nonsense!/That´s bull! -ı ağzında gevelemek to talk around the subject; not to come out with what´s on one´s mind. -ı ağzından kaçırmak to let something slip, say something inadvertently, let the cat out of the bag. -ı ağzında kalmak to be unable to finish what one was saying; (for someone) suddenly to go silent. - altında kalmamak to give as good as one gets (in an argument). -ı ağzına tıkamak /ın/ to shut (someone) up. - anlamaz 1. thickheaded; stupid. 2. obstinate, muleheaded. - anlatmak /a/ to try to bring (someone) round (to one´s own point of view), try to make (someone) understand something. - aramızda.... colloq. This is just between you and me./Let´s keep this to ourselves./Entre nous. - atmak 1. /a/ to make a rude remark about (someone) within his hearing. 2. /a/ to make an improper innuendo or suggestion to (a woman one doesn´t know), proposition. 3. to have a chat. -ını/ -ınızı balla kestim. colloq. Excuse me for interrupting you. -ını bilmek to think before one opens one´s mouth, be careful about what one says. -a boğmak /ı/ to drown (a topic) in a flood of words. -ı çevirmek/değiştirmek to change the subject. - çıkmak for a rumor to start going around. -ı çiğnemek to beat around the bush. -a dalmak to become lost in conversation. - değil. colloq. It´s serious./This isn´t just idle talk. - dinlemek to heed what one is told; to act on someone´s advice. - dokundurmak /a/ to make wisecracks (about), make barbed remarks (about). - düşmemek /a/ 1. for there to be no need for (someone) to talk. 2. (for someone) not to get a chance to speak. - etmek 1. /ı/ to gossip about (something). 2. /la/ to talk (with), chat (with). -ını etmek /ın/ to talk about (something). -ın gümrüğünü vermek slang to start yakking again; to keep on yakking. - işitmek to get a dressing down. - kaldıramamak not to be able to take a joke, not to be able to take it. - kıtlığında asmalar budayayım. colloq. You´re talking nonsense! - körüğü windbag (person). - lafı açar. colloq. One topic leads to another. -ı mı olur? colloq. Don´t mention it!/It´s a pleasure! (said to someone for whom one has done or wishes to do a favor). - ola. colloq. What hogwash!/It´s just so much hot air! - olur. colloq. There´ll be gossip./It´ll set tongues wagging. - olsun diye (saying something) just to make conversation, merely for the sake of saying it. -la peynir gemisi yürümez. proverb Mere talk won´t get anything done. - söyledi balkabağı. colloq. You´re full of bull! -ını şaşırmak to be at a loss for words. - taşımak to retail gossip. -a tutmak /ı/ to engage (someone) in conversation (thus causing him to stop what he´d been doing). -ı uzatmak to take a long time explaining something. - ü güzaf see lafügüzaf. - yetiştirmek 1. to reply quickly and in kind, promptly to give as good as one gets. 2. /a/ (for a child) to talk back to, sass (an older person). - yok. /a/ colloq. There´s nothing wrong with...." -
3 ağız
ağız < ağzı> Mund m; hayvan a Maul n; kap, torba Öffnung f; körfez, galeri Einfahrt f; mağara Eingang m; volkan Krater m; yol Abzweigung f, Kreuzung f; GR Mundart f, Dialekt m; Ton m, Art f des Sprechers; MUS Art zu singen; bıçak Schneide f;ağız açmamak den Mund nicht aufmachen (fam aufkriegen), schweigen;ağız ağza konuşmak unter vier Augen sprechen;ağız ağza vermek tuscheln;-e ağız etmek jemandem etwas weismachen wollen;ağız kavgası Schimpferei f;ağız kokusu üble(r) Mundgeruch;yumuşak usw bir ağız kullanmak einen sanften usw Ton einsetzen;ağız ağız prahlen;ağız tadı Genuss m, Behaglichkeit f;ağız tadıyla genießend, in aller Ruhe;ağız tütünü Kautabak m;ağız yapmak heucheln;ağza alınmaz ungenießbar; unanständig (Worte);ağz(ın)a almamak verschweigen, übergehen;ağza düşmek ins Gerede kommen;ağza koyacak bir şey etwas Essbares;ilk ağızda auf Anhieb;ağızdan MED oral; vom Hörensagen;ağızdan ağza von Mund zu Mund; -auf den Zahn fühlen;-in ağzı açık kalmak Mund und Nase aufsperren;ağzı bozuk adj Schandmaul n;ağzı büyük adj Aufschneider m;ağzı gevşek Schwätzer m;ağzı kara adj Schwarzseher m; Lästermaul n;-e ağzı varmamak sich nicht trauen zu sagen;-in ağzına bakmak nach dem Mund reden;ağzına burnuna bulaştırmak verpatzen;b-ne ağzına geleni söylemek jemanden ausschimpfen;ağzına kadar dolu bis zum Rand gefüllt;b-nin ağzına lâyık jemandem sehr zu empfehlen (zu essen, trinken);birbirinin ağzına tükürmek einander heruntermachen;-in ağzında bakla ıslanmamak kein Geheimnis für sich behalten können;-in ağzından çıkmak Wort jemandem entschlüpfen;bş-i b-nin ağzından kapmak jemandem (mit Worten) zuvorkommen; fam so rausfahren;-in ağzından laf almak jemanden aushorchen;ağzından (laf) kaçırmak sich verplappern;ağzını açmak den Mund aufmachen (a zum Sprechen); losschimpfen; dumm gucken;ağzını havaya oder poyraza açmak das Nachsehen haben;-in ağzını açtırmamak jemanden nicht zu Worte kommen lassen;-in ağzını aramak jemanden ausfragen, aushorchen;ağzını bozmak fluchen (und wettern);ağzını kiraya mı verdin? hast du die Sprache verloren?;ağzını tutmak verschwiegen sein;-in ağzının içine bakmak an jemandes Mund hängen;-in ağzının kâhyası olmak jemandem vorschreiben, was er sagt;-in ağzının kokusunu çekmek jemanden ertragen müssen;-in ağzının suyu akıyor das Wasser läuft jemandem im Munde zusammen;-den ağzının tadını almak böse Erfahrungen machen mit;b-nin ağzının tadını kaçırmak jemandem etwas verderben -
4 ağız
рот (м)* * *I выпад. -ğzı1) рот, пасть2) го́рло, го́рлышко; выходно́е отве́рстиеağzı dar şişe — буты́лка с у́зким го́рлышком
cebin ağzı — про́резь карма́на
yanardağın ağzı — кра́тер вулка́на
3) вход (в бухту, залив и т. п.)körfezin ağzı — вход в зали́в
4) нача́ло ( дороги)yolun ağzında — в нача́ле доро́ги
5) края́ (сосуда и т. п.)bardağın ağzı — края́ стака́на
testinin ağzı — края́ кувши́на
6) у́стьеçay ağzı — у́стье реки́
7) разви́лка, перекрёстокdört yol ağzı — перекрёсток доро́г
iki yol ağzı — разви́лка
8) ле́звие9) диале́кт, го́ворRumeli ağzı — румели́йский диале́кт
10) тон, мане́ра ( разговора)ağzı değişti — он заговори́л по-друго́му
bana karşı bu ağzı kullanma — ты со мной таки́м то́ном не разгова́ривай
11) муз. мело́дии, напе́вы (какой-л. местности)12) разг. разsobayı günde iki ağız yakıyoruz — мы то́пим печь два ра́за в день
••ağzı torba değil ki büzesin — погов. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
ağız yüreğin artığını / taşkınını söyler — посл. у кого́ что боли́т, тот о том и говори́т
- ağzında- ağzı açık ayran delisi
- ağzı açık kalmak
- ağzını açıp gözünü yummak
- ağız açmak
- ağzını açmak
- ağız açmamak
- ağzını açmamak
- ağız açtırmamak
- ağız ağza vermek
- ağızdan ağza
- ağızdan ağza geçmek
- ağza alınmaz
- ağza almamak
- ağzına aptesle almak
- ağzını aramak
- ağzına atmak
- ağzından baklayı çıkarmak
- ağzında bakla ıslanmamak
- ağzına bakmak
- ağzının içine bakmak
- ağzına baktırmak
- ağzından bal akmak
- ağzını bıçak açmamak
- ağzına bir kemik bırakmak
- ağzına bir parmak bal çalmak
- ağzında gevelemek
- ağız bozukluğu
- ağız burun birbirine karışmak
- ağzı burnu yerinde
- ağzından çıkanı kulağı duymamak
- ağzından çıkanı kulağı işitmemek
- ağzından çıkmak
- ağız değişikliği
- ağız değiştirmek
- ağzını dilini bağlamak
- ağız dil vermemek
- ağzı dili kurumak - ağzından düşürmemek
- ağzından girip burnundan çıkmak
- ağzı havada
- ağzını havaya açmak
- ağzını hayıra aç!
- ağzıyla kuş tutmak
- ağzından kaçırmak
- ağzını kapamak
- ağzını kiraya vermek
- ağzının kokusunu çekmek
- ağzı kulağına varmak
- ağzı kulaklarına varmak
- ağız kullanmak
- ağzı kurusun!
- ağzından lâf almak
- ağzı lâf yapıyor
- ağzı lâkırdı yapıyor
- ağzından lokmasını almak
- ağzını öpeyim!
- ağzının payını vermek
- ağzının ölçüsünü vermek
- ağız persengi
- ağzının perhizi yok
- ağız satmak
- ağzını sıkı tutmak
- ağzını pek tutmak
- ağzı sulanmak
- ağzı süt kokuyor
- ağız tadıyla
- ağzının tadıyla
- ağzının tadını almak
- ağzının tadını bilmek
- ağzını tıkamak
- ağzını topla!
- ağzı var dili yok
- ağzı yanmak
- ağız yaymak
- ağzından yel alsın!
- ağzını yoklamak
- bir ağızdan
- hep bir ağızdan IIмоло́зиво -
5 babble
n. boşboğazlık, boş lâf————————v. gevezelik etmek, boşboğazlık etmek, ağzından kaçırmak, ağulamak, şırıldamak, çağıldamak* * *1. parazit 2. gevezelik et (v.) 3. gevezelik (n.)* * *['bæbl] 1. verb1) (to talk indistinctly or foolishly: What are you babbling about now?) saçma sapan konuşmak, ağzında gevelemek2) (to make a continuous and indistinct noise: The stream babbled over the pebbles.) çağıldamak, şırıldamak2. noun(such talk or noises.) gevezelik, boş lâf, çağıltı, şırıltı
См. также в других словарях:
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük